- Tel: +90 312 596 44 44 - 8261
- arccr@asbu.edu.tr
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun[1]‘un uygulanmasının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde tesis edilmesi ve Kanun’un uygulamasının gözetilmesi adına, 1997 yılında Rekabet Kurulu kurulmuştur. Rekabet Kurulu’nun kurulmasıyla birlikte Rekabet Hukuku tam anlamıyla uygulanmaya başlanmıştır. Piyasalarda kartelleşme, tekelleşme gibi rekabet ihlallerinin önüne geçilmesi noktasında mihenk taşı oluşturacak adımlar atılmış ve atılmaya devam edilmektedir.
Rekabet ihlallerini engellemek için ihlalin en kısa sürede tespit edilmesi ve mümkün olabilecek en kısa sürede sonlandırılması sağlıklı bir rekabet ortamının tesis edilmesinde en önemli unsurdur. Rekabet ihlallerinin ortaya çıkarılması ve ihlali gerçekleştiren teşebbüslerin sorumluluklarının ortaya konması uzun ve zahmetli bir süreçtir. Sağlıklı bir rekabet ortamının tesis edilebilmesi için çözüm yollarının aranması ve teşebbüslere uygulanacak yaptırımların çeşitleri çoğu zaman uzun bir süreye yayılmaktadır. Bu uzun süreçte Rekabet Hukuku düzenlemelerinin, ihlal sonucu karşılaşılabilecek yaptırımların düzenlenmesi ve teşebbüslerin daha gizli ihlalde bulunmalarını önlemek adına usul kurallarının katı bir biçimde uygulanmasını sağlamaktadır.
Uzun bir inceleme sürecinin sona ermesiyle, teşebbüslerin rekabet otoritelerince verilen kararları idari yargı denetimine götürmeleri, hem rekabet otoriteleri hem teşebbüsler hem de yargı ayağı açısından önemli ölçüde zaman kaybı, kaynak israfı ve emeğin fütursuzca kullanılmasına neden olmaktadır. Bu sebeplerden ötürü rekabet uygulayıcıları tüm bu olumsuzlukların, endişelerin önüne geçebilecek nitelikte yöntemler geliştirmekte, çözümler sunmaktadırlar.
4054 sayılı Kanun’da farklı uyuşmazlık çözüm yöntemleri uygulanması öngörülen Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’da “uzlaşma” maddesi düzenlenerek rekabet ihlallerinin sona erdirilmesi noktasında birçok farklı yöntemlerin uygulanması gündeme gelmiştir. Uzlaşma kurumu, Türk Rekabet Hukukunun sağlıklı bir şekilde korunmasına yeni bir soluk getirmesi ve mehaz hukuk sistemlerinde yaygın olarak kullanılan usul yöntemlerinin uygulanacak olması bakımından önemli ve etkili bir düzenleme olarak yorumlanmaktadır. Buna ek olarak, Kanun’un ve uzlaşmaya yönelik çıkarılması düşünülen ikincil mevzuatın, rekabetin korunmasına yönelik kayda değer yenilikleri bünyesinde barındırdığı düşünülmektedir. Bu çerçevede; Kanun’da düzenlenmiş haliyle uzlaşma kurumu, bütün ihlal türleri bakımından uygulanan ve soruşturma raporunun bildirimi tarihinden önce düzenlenmesi öngörülen bir prosedürdür. Uzlaşma kurumu açısından uygulamaları ile ülkemiz için örnek teşkil edeceği düşünülen mehaz AB mevzuatında ise sadece kartel davaları ile sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla ülkemizde uzlaşma müessesinin alanı Kanun’un lafzi yorumlanmasıyla sağlıklı rekabet ortamını bozan tüm ihlal türlerine genişletilmiştir. Buna ek olarak yine Kanun’da yer alan, üzerinde uzlaşılan hususların dava konusu olarak gündeme getirilememesi hususu, AB Komisyon uygulamasından farklılık göstermektedir. Kanun’da öngörülmüş olan bu düzenlemede, uygulamanın ikincil düzenlemelerle somutlaştırılması öngörülmüşse de, uzlaşma müessesesinde öngörülmüş olan nihai şekil ve uygulanabilirlik açısından eleştirilerle karşı karşıya kalacağı açıktır.
Türk Rekabet Hukuku uygulamasına yeni bir soluk getirmesi düşünülen uzlaşma kurumuna dair Kanun maddesi ile yakın ilişkisi bulunan ve çoğu zaman uzlaşma müessesi gibi kullanıldığı pişmanlık programı ve ceza yönetmeliği mekanizmalarının birlikte uygulama alanına sahip olup olmayacağı, bu bağlamda pişmanlık programları hâlihazırda uygulanıyorken uzlaşma kurumuna ihtiyaç olup olmadığı da tartışma oluşturmaktadır.
[1] 07.12.1994 tarihinde kabul edilen 4054 sayılı Kanun, 13.12.1994 tarihinde R.G. ‘de yayınlanmıştır.
asbu.edu.tr' yi kullanarak çerezlere izin vermiş olursunuz.